DİĞER
“Kadın hareketinin iki dalgası arasındaki dönemde eserler üreten bazı yazarların metinlerinde feminist unsurların yer aldığını ve bunun da 1980’lerde güçlenecek olan hareketin filizlerini, düşünce ve enerji birikimini oluşturduğunu düşünerek, feminist duyarlılığın ikinci dalga öncesinde edebiyatta kök saldığına inanarak araştırma yapmaya başladım.”
"Onu ‘Ahmed Arif’ olmaya hazırlayan rahim, Ortadoğu kadar geniş bir coğrafyayı kapsıyor. Bu şiir tarihsel olduğu kadar günceldir de; şimdiki zamanda, belli adreslerdedir. Şairin merkezi, o nerede olursa olsun daima Diyarbakır’dır; bu kentin burçlarından bakıyordur dünyaya. Metropol hükümranlığına karşıt bakıyordur. Bu bakış konumu Türkçe şiir geleneğinde yeni bir 'tepe'dir."
İyi okurluk tek bir toplumla özdeşleştirilemez, bir dünya kardeşliğidir. Zamanla ve mekânla sınırlanamaz...
Bugünün Arnavutköy'üne bir de biz bakalım şimdi. Görkemli evlerden gözünüzü alabilirseniz, ara sokaklara girip tarihî yerler görebilirsiniz...
Cinsiyetçi, kadın düşmanı, savundukları değerlerden, bilimsellikten uzak, kadınlara “insan” olarak saygı duymayan “aydınlar” edebiyat tarihinde saygıyla bahsedilmeyi hak ediyor mu?
Süha Oğuzertem, eleştirirken ifşa ediyor, eleştirirken hakkını veriyor, eleştirirken öfkeleniyor, hep yeniden düşünüyor, düşündürtüyor...
Yazarlar, ilham perilerinin ilk mesajlarını nasıl duyup, yazmaya adım atıyorlar? Bu, çocukluklarından beri hissettikleri bir durum mu, yoksa onları hayatın başka başka yollarında yürürlerken beklenmedik bir şekilde mi yakalıyor?
Yıl 1972. Tomris Uyar'ın "Hikâyede Yoğunluk" başlıklı incelemesi Yeni Dergi'de yayımlanır. Bir ay sonra Uyar'a cevaben kaleme alınan yazının imzası Leylâ Erbil'e aittir
Sevim Burak, Leylâ Erbil, Sevgi Soysal ve Tezer Özlü'nün 1950- 1970 arasında zamanın ruhunu sezgisel olarak yakalayarak dünyadaki feminist edebiyat ile eşzamanlı çok güçlü yapıtlar kaleme aldığını görüyoruz
Karanlığın Günü bir yandan seksenlerin pop tarih, resmî tarih ve sivil tarih anlayışlarının ilişkiselliğine dair veriler sunarken, diğer yandan tüm bu tartışmalara nüfuz eden bir öznelliği ve hafıza boyutunu göstermektedir
Sevgili Leylâ Hanım... Bizim sizi kırmızı kâğıttan yapılmış gemilerle uğurlayışımızın üzerinden iki yıl geçti. İşte yine böyle bir 19 Temmuz günüydü...
İyi bir öykü, ustaca yazılmış bir sahne bütün bir hayatın ya da felsefenin temsili haline gelebiliyor. Fikret Ürgüp’ün öykülerine bir de bu gözle bakın...
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık